Uluslararası Af Örgütü'nden Gazze açıklaması

Uluslararası Af Örgütü'nden Gazze açıklaması
Uluslararası Af Örgütü: Topladığımız kanıtlar, İsrail’in Gazze’de açlığı kullanmaya devam ettiğini gösteriyor

Uluslararası Af Örgütü, toplanan kanıtların İsrail’in Gazze’de askeri yardım dağıtım sistemini başlatmasından bu yana geçen bir ayı aşkın süredir, soykırımın bir parçası olarak açlığı kullanmaya devam ettiğini gösterdiğini bildirdi. Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Agnes Callamard, “İsrail, yardım girişini kısıtlamaya, boğucu ve acımasız ablukasına ve hatta neredeyse 80 gündür uyguladığı topyekun kuşatmaya devam ediyor. Bu durum artık sona ermeli. İsrail tüm kısıtlamaları kaldırmalı ve Gazze genelinde derhal insani yardıma engelsiz, güvenli ve onurlu erişime izin vermelidir” açıklamasını yaptı.

Uluslararası Af Örgütü, Örgüt’ün topladığı kanıtların İsrail’in işgal altındaki Gazze Şeridi’nde askeri yardım dağıtım sistemini başlatmasından bu yana geçen bir ayı aşkın süredir, süregelen soykırımın bir parçası olarak sivilleri aç bırakmayı, Filistinlilere karşı bir savaş silahı olarak kullanmaya ve Filistinlilerin fiziksel varlığına son vermek için hesaplanmış yaşam koşullarını kasten oluşturmaya devam ettiğini gösterdiğini açıkladı. Örgüt tarafından yapılan yazılı açıklamada, “Sağlık çalışanlarından, yetersiz beslenme nedeniyle hastanede tedavi altına alınan çocukların ebeveynlerinden ve hayatta kalma mücadelesi veren yerinden edilmiş Filistinlilerden toplanan üzücü tanıklıklar, Gazze’de akut açlık seviyelerini ve çaresizliği gösteren korkunç bir tablo çiziyor. Tanıklıklar, toplu halde zorla yerinden etme, aralıksız bombardıman ve yaşamın devamlılığını sağlayan altyapının tahribatıyla birlikte, İsrail’in hayat kurtarıcı yardımlar üzerindeki devam eden kısıtlamalarının ve askeri yardım sisteminin sebep olduğu feci ızdırabı bir kez daha gözler önüne seriyor” denildi.

Açıklamada, Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Agnes Callamard’ın açıklamalarına yer verildi. Callamard, “Dünyanın gözü kulağı İsrail ile İran arasındaki son çatışmalara çevrilmişken, İsrail’in Gazze’de nüfusu kırılma noktasının ötesine iten ölümcül bir açlık ve hastalık ikilisinden müteşekkil yaşam koşulları oluşturmayı da içeren soykırımı tüm gücüyle devam ediyor” ifadelerini kullandı. Callamard, devamında şunları kaydetti:

“GHF tarafından yürütülen askeri yardım uygulamasında Filistinliler öldürüldü”

“İsrail’in Gazze İnsani Yardım Vakfı (GHF) tarafından yürütülen askeri ‘yardım’ planını uygulamaya başlamasından sonraki bir ayda, yüzlerce Filistinli askeri yardım dağıtım bölgelerinin yakınında veya insani yardım konvoylarına ulaşmaya çalışırken öldürüldü, binlercesi yaralandı. Her gün, çaresiz Filistinlilerin yardım almaya çalıştığı sırada meydana gelen bu korkunç can kayıpları, İsrail güçleri tarafından kasten hedef alınmalarının bir sonucu olmakla birlikte sorumsuz ve öldürücü dağıtım yöntemlerinin de öngörülebilir bir sonucudur.

İsrail, işgalci güç olarak Gazze’deki Filistinlilerin gıdaya, ilaca ve hayatta kalabilmeleri için gerekli diğer malzemelere erişebilmesini sağlamak konusunda yasal yükümlülüğe sahiptir. Buna rağmen, Uluslararası Adalet Divanı’nın Ocak, Mart ve Mayıs 2024’te çıkardığı, İsrail’in Gazze’ye engelsiz yardım akışına izin vermesi yönündeki bağlayıcı kararlarına açıkça meydan okumaktadır. İsrail, yardım girişini kısıtlamaya, boğucu ve acımasız ablukasına ve hatta neredeyse 80 gündür uyguladığı topyekun kuşatmaya devam ediyor. Bu durum artık sona ermeli. İsrail tüm kısıtlamaları kaldırmalı ve Gazze genelinde derhal insani yardıma engelsiz, güvenli ve onurlu erişime izin vermelidir.

Devletler eylemsizliklerine son vermeli”

Devletler eylemsizliklerine son vermeli ve yasal yükümlülüklerini yerine getirmelidir. İsrail’in korkunç ablukasını derhal ve koşulsuz kaldırmasını ve Gazze’deki soykırıma son vermesini sağlamak için gerekli tüm baskıyı uygulamalılar. Ya İsrail’in hukuksuz eylemlerine her türlü katkıyı sonlandırmalı ya da katliam suçlarına ortak olmayı göze almalılar. Bu da İsrail’e her türlü askeri desteğin acilen durdurulmasını, İsrail’in soykırımında veya uluslararası hukuka yönelik diğer ağır ihlallerinde rol oynayan ticaretin ve yatırımların yasaklanmasını gerektirmektedir.

Devletler aynı zamanda uluslararası ve bölgesel mekanizmalar aracılığıyla, uluslararası suçlarda en çok ismi geçen İsrail yetkililerine karşı hedefli yaptırımlar uygulamalı ve tutuklama kararlarını uygulamayı da içerir şekilde Uluslararası Adalet Divalı ile işbirliği yapmalıdır.”

Ekim 2023’ten bu yana en az 66 çocuk, doğrudan yetersiz beslenme kaynaklı hastalıklar sonucu öldü”

Örgüt’ün açıklamasında, İsrailli yetkililerin, BM ve diğer önemli insani yardım örgütlerinin Gazze’de gıda kolileri, yakıt ve barınma yeri gibi bazı temel maddeleri dağıtmalarını engellemeye devam ederek ve ölümcül, insanlık dışı ve etkisiz bir askeri ‘yardım’ sistemini sürdürerek, açlık çeken çaresiz Filistinliler için yardım aramayı bir bubi tuzağına dönüştürdüğü belirtildi. Açıklamada, Örgüt’ün Mayıs-Haziran 2025 tarihlerinde Gazze şehir merkezinde ve Han Yunus’taki üç hastanede, ülke içinde yerinden edilen 17 kişi (10 kadın ve yedi erkek), şiddetli yetersiz beslenme nedeniyle hastanede tedavi altına alınan dört çocuğun ebeveynleri ve dört sağlık çalışanıyla görüşmeler yaptığı kaydedildi.

İsrail’in 2 Mart’ta başlattığı ve 78 gün sonra sınırlı ancak yetersiz ölçüde hafiflettiği topyekun kuşatmadan önce dahi Filistinlilerin fiziksel varlığına son vermek için kasten oluşturduğu yaşam koşullarının çocukları, gebe ve emziren kadınları ağır etkilediği ifade edilerek, “Ekim 2023’ten bu yana en az 66 çocuk, doğrudan yetersiz beslenme kaynaklı hastalıklar sonucu öldü. Bu sayıya, yetersiz beslenmenin ağırlaştırdığı önlenebilir hastalıklar sonucu ölen çok sayıda çocuk dahil değildir. Dört aylık bebek Jinan İskafi, 3 Mayıs 2025 tarihinde şiddetli yetersiz beslenme nedeniyle trajik bir biçimde hayatını kaybetti. Uluslararası Af Örgütü’nün incelediği adli muayene raporuna göre, Jinan şiddetli dehidrasyon (sıvı kaybı) ve tekrarlayan enfeksiyonlar nedeniyle Rantissi Çocuk Hastanesi’ne yatırıldı. Jinan’a şiddetli bir protein-enerji eksikliği türü olan Marasmus, kronik ishal ve olası bir bağışıklık sistemi yetmezliği teşhisi konuldu. Onu tedavi eden doktor, Uluslararası Af Örgütü’ne, Jinan’ın özel bir laktozsuz mamaya ihtiyacı olduğunu ancak abluka nedeniyle mamanın tedarik edilemediğini söyledi” denildi.

Açıklamada, BM İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi (OCHA) verilerine göre 15 Haziran itibarıyla yıl başından bu yana toplam 18 bin 741 çocuğun akut yetersiz beslenme nedeniyle hastanede tedavi altına alındığı belirtilerek, “Öte yandan yetersiz beslenmeye maruz kalan çocukların büyük çoğunluğu, tahliye emirleri ve ağır bombardımandan kaynaklanan erişim zorlukları ve devam eden askeri operasyonlar yüzünden hiçbir hastaneye ulaşamamaktadır” ifadelerine yer verildi.

200-250 kadar çocuktan yaklaşık yüzde 15’i şiddetli veya orta derecede yetersiz beslenme belirtileri gösterdi”

Sağlık çalışanlarının ve yerinden edilenlerin tanıklıklarının daha da karanlık bir tablo çizdiği ifade edilerek MedGlobal kuruluşu tarafından desteklenen Gazze şehir merkezindeki Patient's Friends Benevolent Society (Hasta Dostu Yardımlaşma Derneği) Hastanesi’nin beslenme bölümünde beslenme uzmanı olan Susan Maarouf’un açıklamalarına yer verildi. Maarouf, şöyle konuştu:

“O tarihte Gazze şehir merkezi ve Kuzey Gazze bölgesi sıkı ablukanın bir sonucu olarak] yetersiz beslenmeden etkilenmişti. Ama bu yıl nisan ayında bizim için durum tekrar çok kötüye gitmeye başladı. O zamandan beri her gün yetersiz beslenme taraması yaptığımız 200-250 kadar çocuktan yaklaşık yüzde 15’i şiddetli veya orta derecede yetersiz beslenme belirtileri gösterdi.

İdeal dünyada ebeveynlere çocuğa protein açısından zengin, besleyici gıdalar vermelerini tavsiye ederdim. Çocukları için hijyenik bir ortam oluşturmalarını tavsiye eder, temiz suyun önemini vurgulardım. Gel gör ki bizim durumumuzda... verdiğiniz her tavsiye... Bazen bu ebeveynlerin yarasına tuz basıyormuş gibi hissediyorsunuz.

Altı yaşında küçük bir kızı beslenme ödeminden tedavi ettik. Mayıs ayı başında geldiğinde şiddetli protein yetersizliği vardı. Uyguladığımız tedaviyle iyileşme belirtileri gösterdi; kilo aldı, canlandı. Ne yazık ki yakın zamanda hastalığı nüksettiği için tekrar tedaviye aldık. Gazze’deki çoğu aile gibi onun da ailesi yerinden edildi. Çadırda yaşıyorlar, aşevinden aldıkları mercimek veya pirinçle besleniyorlar. Bu bir döngü. Yardım girmeyen bir yerde hastane olarak sadece yaraya pansuman yaptığınızı, eninde sonunda tekrar patlak vereceğini hissediyorsunuz.”

Gazze’nin tamamında süt krizi var”

Bir başka doktorun, “Gazze’nin tamamında süt krizi var. Ayrıca, yeni annelerin kendileri düzgün beslenemediği için ya da panik, travma ve kaygı nedeniyle emziremediğini fark ettik. Yani bebek maması alabilmek başlı başına bir mücadele. Ancak çocuğunuzun alerjisi varsa, Gazze’deki herhangi bir çocuk hastanesinde özel mama bulmak neredeyse imkansız. Özel bebek maması bulamamaksa ölüm cezası anlamına gelebilir” ifadeleri aktarıldı.

Han Yunus’taki Nasır Hastanesi’ndeki Dr. Vefa Ebu Nimer, durumun çok kötü olduğunu doğrulayarak, 30 Haziran’dan itibaren yalnızca kendi çalıştığı hastanede dokuz çocuğun yetersiz beslenme kaynaklı hastalıklar nedeniyle tedavi edildiğini bildirdi. Son iki aydır tanık oldukları şiddetli beslenme ödemi veya Marasmus ve kas erimesi vakalarını “hakikaten eşi benzeri görülmemiş” sözleriyle tanımladı. Ayrıca bazı hastaların patlamalar sırasında aldıkları iyileşmeyen yaralar yüzünden de acı çektiğini belirtti.

Doktorlar olarak bizler de yorulduk”

Dr. Ebu Nimer ise şu açıklamayı yaptı:

“Beslenme ödemi nedeniyle saçları neredeyse tamamen dökülmüş bir kız çocuk bana durmadan ‘Doktor, saçlarım tekrar uzayacak mı? Hâlâ güzel miyim?’ diye soruyordu. Bu çocuklar tamamen iyileşseler bile yaraları daima onlarla kalacak. Tıbbi açıdan bebekler ve küçük çocuklar arasında yetersiz beslenmenin uzun vadeli bilişsel ve gelişimsel etkileri olabileceğini biliyoruz; ancak açlığın ve savaşın çocuklar ve ebeveynler üzerindeki ruhsal ve psikolojik etkileriyle yeterince ilgilenildiğini düşünmüyorum. Doktorlar olarak bizler de yorulduk, bizler de yetersiz besleniyoruz, çoğumuz yerinden edilmiş durumda ve çadırlarda yaşıyor; yine de sağlık hizmeti sunmak, besin takviyeleri ve olabildiğince destek sağlamak için elimizden geleni yapıyoruz. Hayat kurtarmaya, ızdırabı hafifletmeye çalışıyoruz ama taburcu ettikten sonra yapabileceğimiz çok az şey var.”

Kaynak:ANKA

Öne Çıkanlar